Tarihi Hasanpaşa Hanı’nda 40 yıldır doğal taş işleyerek takı tasarımı yapan Hacer Nazır, doğal taşların hem estetik görünümleri hem de taşıdıkları enerjiler nedeniyle yoğun ilgi gördüğünü söyledi.

Nazır, 18 yaşında başladığı mesleğini bugün yanındaki genç kızlara da öğreterek sürdürdüğünü belirterek, şunları dile getirdi:

“40 yıldır burada doğal taşlar, bakır ve metal gibi ürünlerle küpe, kolye, bileklik, halhal üretimi ve işlemesi yapıyoruz. Doğal taşın aslı, işlenmemiş topraktan direkt olarak çıkan taştır. Ben de takı yaparken en çok buna dikkat ediyorum. Taşı mümkün olduğu kadar sade haliyle işleyerek takıya dönüştürüyorum.”

Doğal taşların geçmişten günümüze şifa kaynağı olarak görüldüğünü vurgulayan Nazır, “Her bir taşın farklı bir titreşimi ve enerjisi olduğuna inanılır. Bulunduğumuz bölge doğal taş yönünden çok zengin. Çalışmalarımızda ametist, kuvars, sitrin, lapis lazuli, oniks, yeşim taşı, akik, zümrüt, safir, pembe kuvars, kehribar, ay taşı, peridot ve opal gibi taşları işliyoruz. Bölgenin en fazla bulunan taşları ise zümrüt ve kehribardır.” dedi.

Nazır, doğal taşın en çok merak edilen yönlerinden birinin de sahtesiyle ayırt edilmesi olduğunu dile getirerek, “Gerçek doğal taş, sert bir materyal sürüldüğünde çizilmez, ısı verildiğinde rengi değişmez. Ayrıca vücutta kızarıklık, tahriş ya da renk verme gibi bir durum da oluşturmaz.” diye konuştu.

Tamamen el emeğiyle hazırladıkları takıların kişiye özel tasarlandığını belirten Nazır, “Fabrika ürünü olmadığı için aynı modelin birebir yapılması mümkün değil. Her bir parça ayrı bir emekle işleniyor. Takıların temel özelliği ise Diyarbakır ve Güneydoğu kültürünü yansıtması. Bu toprakların motiflerini, düzenini ve renklerini takılara ilmek ilmek işliyoruz.” ifadelerini kullandı.